Ülkeden her kesimin ilgi odağında olan Youtube, kurulduğu tarihten bugüne türlü evrimler geçirip, format değiştirmiş bir platform. Ülkemizde gencinden, ihtiyarına kadar herkese hitap eden içerikler mevcut. Ticari markalar için paha biçilmez bir reklam alanı, ülkedeki insanlar için üretim merkezi, sanatçılar için sergi salonu diyebiliriz. Peki nasıl oldu da Youtube, bizlere yeni bir dünyanın kapılarını bir anda açıverdi. Gelin Youtube hakkında bilinmesi gerekenler ve yeni gelişmeleri hep birlikte inceleyelim.

Eğlenceli Bir Dünyaya Giriş: Youtube

Youtube, 2005 yılının soğuk bir kış akşamında, eBay çalışanı üç gencin “Hadi ortaya karışık bir şeyler yapalım.” diye yola çıkıp kurdukları bir video barındırma sitesidir. Platform ilk olarak arkadaşlık sitesi olarak kuruluyor. Fakat pek de parlak olmayan bu fikirden üç arkadaş kısa sürede vazgeçiyor. O günlerde Youtube, komik ve nispeten kısa videoların olduğu, ufak tefek magazinsel içerikler barındıran bir siteydi. Şu an için sıkıcı gözükse de o zamanlar internetin velinimetiydi. İnsanların komik videolar izleyip, eğleneceği tek sosyal mecra burasıydı.

Youtube’un Üzerine Doğan Bir Güneş: Google

2005 yılından günümüze geldiğimizde Youtube, neredeyse tamamıyla yön ve amaç değiştiren bir sosyal mecra oldu. Bunun ilk işaret fişeği Google’ın, 2006 yılında Youtube’u üç kafadardan satın almasıyla başlamış oldu. Youtube el değiştirmeden hemen önce gençler tarafından bilinen, takip edilen bir siteydi. “Bak çok komik bir video buldum.” diye arkadaşlarımızı darladığımız sitenin, neredeyse tek işlevi buydu. Sitede ünlüler ve komik videolar olmasına rağmen siteye ilginin yoğun olması Google’ın dikkatini çekmişti bir kere, bu dünya devinden de kaçış yoktu. Zaten üç kafadar, Youtube’dan istedikleri kadar para kazanamamış ve Google’ın devasa teklifiyle kendilerinden geçmişlerdi. Site artık 1.65 Milyon Dolar gibi çok yüksek bir satın alımla yeni sahibinin kollarındaydı. Youtube hakkında bilinmesi gerekenler arasında en bomba gelişme bu oldu.

Google, bugün dünyanın en büyük şirketlerinden biri. Bu kadar büyük olmasının altında yatan en büyük faktör ise vizyonu ve yenilikçi olması. Google, Youtube’u satın aldıktan hemen sonra internette devasa bir reklam kampanyasına başladı. Hali hazırda geniş bir kitleye sahip Youtube, daha fazla insanı kendine çekmeye başlamıştı. Youtube git gide bir çığ gibi büyüyordu.

Google, akın akın gelen bu ilgiyi elinde tutmalı ve bunu bir fırsata çevirmeliydi. Fakat ne yapacaktı? Tabii ki Google, Youtube ile ilgili çalışmalarına öncelik verecek ve yenilikçi anlayışını ön planda tutacaktı ve bunu yapmakta hiç gecikmedi. Şirket, “Broadcast Yourself” sloganını insanlara sundu ve sosyal medyada bomba gibi bir etki yarattı. Artık insanlar kendi videolarını çekip yükleyecek böylelikle Youtube, sadece komik videolardan oluşan bir platformun dışına çıkacaktı.

Google’ın bulmuş olduğu dahiyane slogan kısa sürede büyük etki yarattı ve insanlar kendi videolarını siteye yüklemeye başladı. Böylelikle sitenin içeriği ve kitlesi zaman içinde değişmeye başladı.

Türkiye’de Markalaşma Başlıyor

Ülkemizde sosyal mecra ve internet sitesi aracılığı ile markalaşma yolu Youtube sayesinde inanılmaz bir yol kat etti. Bunun ilk örnekleri, ticari markalar ile değil müzik videoları ile gerçekleşti. Kendi videonu çek fikri hala devam ederken, siteye müzik videoları sık sık yüklenir oldu. İnsanlar git gide pahalılaşan albümleri almak yerine, müzikleri Youtube üzerinden dinlemeye başlamıştı. Artık berberler, müşterinin saçını ovalarken Kral TV izlemiyordu, Youtube üzerinden müzik açıyorlardı. Ülkede çıkan her yeni klip, TV’lerle aynı anda Youtube’a yükleniyordu. Hali hazırda zaten marka olan müzisyenler daha da popülerleşiyordu. Tabii o zamanlar tık üzerinden para kazanmak yoktu. Her şey daha masumdu. Clickbait kurnazlığıyla karşılaşmıyor, istediğimiz içeriğe daha rahat ulaşıyorduk…

Küçük, büyük, ihtiyar; kızlar, delikanlılar ve sevimli çocuklar… Türkiye’de her kesimden insan Youtube’dan müzik dinlemeye alışır hale gelmişti. Fakat müziğin bir de arka kapısı vardı; amatör müzik.

2010 yılına yaklaşırken ülkemizde Youtube bilinmesi gerekenler arasında, bir anda pek çok insan için müziğini duyurma platformu olmuştu. Kendi videonu çek formatı, amatör olarak müzikle uğraşanlar için büyük bir şans kapısıydı. Türkiye’de olağanüstü bir “Youtube Müziği” furyası başlamıştı. İnsanlar eline gitar alıyor, şarkı söylüyor, Youtube’a yüklüyor ve bir anda ülkede ünlü oluyordu. Amatör müzikten, starlığa uzanan bu yol Türkiye’de, Youtube üzerinden ilk markalaşmanın yolunu da açmıştı.

“Büyüyünce Youtuber Olacağım!”

2010 yılının ortalarına doğru Youtube, tüm dünyadaki en büyük sıçrayışını gerçekleştirdi. Artık insanların çoğu Youtube ile ilgili içerik üretmeye, ortak bir pazarda iş ve iş birliği yapmaya, hali hazırda tercih edilen markaları kendi bünyesine çekmeye başlıyordu. Youtube; eğlenceli videolar, müzik kliplerinden daha fazlasını insanlara sunar olmuştu. Artık her içerik üreten kişi buradan gelir elde edebiliyordu. Paranın olduğu yere insanları çekmek hiç de zor olmadı. Kendi videonu çek felsefesi artık herkesin ilgi odağındaydı. Makyaj videoları, yemek tarifleri, gençler arasındaki kışkırtma ve challenge videoları, canlı yayınlar, pratik bilgiler içeren videolar, filmler, diziler ve hatta çocuklara özel youtube kids videoları…

Yani kısaca Youtube kendi içinde bambaşka bir dünya yaratmıştı. Her kanalın kendi kitlesi ve içerik üreten kişilerin de yeni bir adı vardı; Youtuber.

Yeni dünyanın, yeni televizyonu artık Youtube’du. Yoğun ilgiyle takip edilen ve yepyeni içerikler üreten Youtuberlar, zaman içinde kendi markalarını çıkarmaya ve tanınmış markalarla iş birliği yapmaya başladı. Yeni dünya televizyonunun güvenilir ve sözü dinlenen kişileri artık onlardı. Makyaj kanalı olan biri, ruj tavsiye ediyorsa hemen alınıyordu. Oyun kanalı olan biri, oyuncu kulaklığı öneriyorsa, o ürünün satışları oldukça yükseliyordu.

Hal böyle olunca markalaşma yolunda önemli adımlar atmak isteyen kurumlar için de Youtube biçilmez bir kaftan olmuştu. Yeni oluşan kurumsal firmalar, Youtuberlar ile iş ortaklığı yapıyor, ürettikleri ürünleri tanıtıyor ve sektörde önemli bir yere gelebiliyordu. Youtuber ile çalışmanın dışında içerik üreten markalarda kendini gösteriyordu. Zaten bilinen bir marka kendi kanalını açıyor, vizyon ve misyonuna uygun içerikler üretiyor, güncel kalıyor ve kitleyi kendine daha kolay çekiyordu.

Statükocu Anlayış Kaybediyor

Geleneksel reklam ve markalaşma anlayışında direnen firmalar trendlerin uzağında kaldıkça, onlara olan ilgi düşüyor ve zaman geçtikçe yeni dünyaya adapte olmaları zorlaşıyordu. Günümüzde nice köklü marka ve kurumlar bu trene ya son anda binmiş ya da kaçırmıştı, bu nedenle de ya satışları düştü ya da bilinirlikleri azaldı.

Artık markaların en büyük reklam aracı Youtube olmuştu. Çünkü burada her yaş grubundan insan vardı. Ülkenin batısı da doğusu da Youtube için ya içerik üretiyor ya içerikleri ilgiyle takip ediyordu. Tam da bu noktada Youtube; kurumsal bir firmadan, küçük esnafa kadar uzanan ticari skalada, satış ve bilinirliği yayma adına hayati önem taşıyordu. Küçük bir işletme, insanların ilgisini çekecek tarzda bir içerik yayınlıyor ve tüm ülkece biliniyordu. Aynı şekilde kurumsal ve bilinirliği olan bir firma ya bir Youtuber ile çalışıp ya da kendi içeriğini üretip güven tazeliyor, satışlarını yükseltiyordu.

Youtube yeni dünyanın yeni televizyonuydu, artık markalaşmanın da bilinirliğinde en önemli kilometre taşları buradan başlıyordu.